31 Mart 2020 Salı

SEVGİLİ DOST

hayırlı akşamlar can okurlar ;
Eve tıkılıp kaldığımız şu günlerde biraz daha düşünmeye fırsatı oldu bence herkesin .
normalde çok neşeliyimdir esasen bir espriye saatlerce gülebilirim. ama iş yazı yazmaya gelince mutlu şeyler yazamıyorum. parmaklarım buna izin vermiyor sanki .
havada garip bir sonbahar esintisi geziyor . takvimler nisana giriyor da yüreklerimizde bir aralık zemherisi kol geziyor .
alnımdaki damar daha da bir belirginleşti; geçmeyen migren ağrılarım inadına içtiğim türk kahvem sigaram .
balkonuma rengarenk çiçekler;
 sonu olmayan güzü bahara çevirecek papatyalar ektim. 
saçlarım uçuşuyor ; düşüncelerim darmadağın ; saatler geçmiyor; günlerin isimleri pek yok artık aklımda .kuşlar pike yaparak uçuyor gönlümdeki gökyüzünde. bir anka kuşu bekliyor sanki umutlarım .
insan olmak ne de ağır bir sorumluluk diyorum bazen . insan olmak. 
unutmak kolay olsaydı bazen diyorum .
gönlümdeki hapishaneden  çıkarmak istediklerimi düşünerek. Annem hep der ki bir bavul gibi taşıma artık bu yükleri . bir tren garında sahipsiz bırakmak istediğim bir bavulum var dostlar .
ellerim yoruldu kollarım yoruldu yüreğim yetmez mi diye haykırıyor .
unutmak nasıl bir nimet bir bilsen dost .
peki ya unutamamak ? dalıp dalıp gitmelerin ? uzaklarda hep bir şey arar gibi beklemen ? 
tüm umudunu son kalkan trene teslim etmen .
umutsuz değilim . sadece yorgunum dost . saatlerce uyumak değil bu yorgunluğu geçirecek şey biliyorum .
bir yanım unut derken diğer yanım sakın unutma diyor .
unutmalı mıyım dost ? yastığıma sessizce akan yaşları ; yüreğimin ezilmesini ; mutlu görünmeye çalışırken bazen midemin ağrımasını ? burnumun sızlamasını .
bazı anlarda uçurumun kenarında uçuşan elbisem umuda koşan gözbebeklerim.
zor geliyor dost unutmak çok zor geliyor .
bir puzzle var da o parça hep eksik ; mütemadiyen eksik kalacak .
bir şey itiraf edeyim mi ? üzüldüğüm şey eksikliğini duyduğum insanlar değil . sadece yaşadıklarım . 
aslında akrebim ve yelkovanım doğru saati gösteriyordu . ama kim ne yapacak değil mi ? bu hayatta doğru olmak yetmiyordu .
sevgili dost sen hep doğru ol yüreğin bir süzek gibi kalsa da sen hep doğru kal .
 bak gökyüzü bizim; bak uzaklarda bir anka kuşu uçuyor rüzgarları delercesine .ve bak papatyalar açıyor mevsiminden önce; gün bizim ay bizim . bütün güzel şarkılar bizim için çalıyor . sevgili dost iyiki varız..

10 Mart 2020 Salı

KADINIZ

bu yazımı papatya seven kadınlar adına yazıyorum .
kaleminin ucu kırılan kadınlar adına .
yapamazsın denilen ama inatla savaşan kadınlar adına .
memleketin dört bir yanındaki kadınlara. acıyı ihaneti yaşamış her sabah sahte insanlarla aynı masada boş bir ekrana bakan kadınlara ve 
 her sabah güneş doğarken uyanan beyaz yazmalı elleri nasır tutmuş doğunun kadınları adına .
karadenizde çay toplayan; derdini dağlara coşkun ırmaklara haykıran kadınlar adına .
bir poyraz esiyor . cemre düştü diyorlar havaya . cemrenin uğramadığı gönüller kırağı tutuyor. bütün yeşilleri buz tutuyor .
turnaları görmez oluyor gökyüzü . 
İnsanlar ölüyor her gün ve insanlar doğuyor . 
herkes uzak diyarlara dikmiş gözlerini ve bekliyor .
mutluluk aranıyor çalınan her kapıda; selam verdiğimiz bir çift gözde umut aranıyor .
caddeler birbirini görmeyen insanlarla dolu .
bir kadın kucağında bir bebekle oturuyor bir gazete üzerinde . 
manşetler hep aynı ;acılar değişmiyor. ev ev geziyor sadece. 
ateş sadece düştüğü yeri yakıyor .
Neden susuyorsun diyorlar ; eğer konuştuklarınız duvara vurup geri geliyorsa ;aynalarla konuşmaya başlıyorsunuz . masadaki çiçeğe anlatıyorsunuz derdinizi . Kederli şeyler yazma diyorlar .
 
ben Didem Madak okuduğumda her bir satırında her bir cümlede kendimi bulmuştum acılarımı görmüştüm . aynı satırlara kim bilir kimlerle gözyaşı döktük ve kim bilir kaç kişi yalnız değilim dedi benimle beraber . 
biz anneyiz ayaklarının altına cennet serilen; firavuna dayanan vazgeçmeyen yolundan ,
her şeyin başı ve sonu biz kadınız .
yüreğimizde patlayan yanardağlar damarlarımızı eriten lavlara rağmen dimdik ayakta kalan . 
uzun zamandır var olan yıkılmışlığım en çok da sana kızıyorum .
yetmez mi kapattığın bütün pencerelerini ve yetmez mi nicedir bahar havası solumadığın nicedir evine girmeyen papatya kokuları.
gelmedi mi zamanı ? 


6 Mart 2020 Cuma

GECENİN BİR YARISI

hayatta herkese göre bir rol vardır . çocuklar oyun oynamalı ve mutlu olmalı , babaların elleri ekmek tutmalı , yürekleri merhamet dolu olmalıdır . yaşlılar bilge olmalıdır . kuşlar özgür  ve kadınlar ...
kadınlar nisan ayı gibi olmalıdır , yeşil ve mis gibi çiçekler taşıyan üstünde .
yüreğinde ölü kuşlar  olmamalı bir kadının .
acısını yastığına anlatmamalı bir kadın . kadınlar büyümeyen bir çocuk olmalı .
ve her gün pencereden ellerinde çikolatayla gelecek bir adam beklemeli.
elleri sert adamlar olmamalı bu hayatta
bir kadının yüreğine dokunan eller yumuşak olmalı ...
bir kadın ağlayarak anlatıyorsa acısını ve size iyi olmadığını söylüyorsa yutkunmayı unutmanız gerekir.
yaralarını sarmak için kesmelisiniz tırnaklarınızı ,
başaramazsa kadının ilk önce dudakları susar sonra gözleri...
bisikletin sürekli atan zinciri gibiyim sanki yerine takmaya çalıştıkça ellerim simsiyah oluyor.
bütün helak olmuş kavimler benim günahımı yüklenmiş sanki .
neden taşlar yağmıyor gökten .
Acı ; nasıl da anlatılmaz bir şey oluyor kimi zaman .
soğuk rüzgarlar kuruttu dudaklarımızı ,
nasır tuttu parmak uçlarımız ,
bütün hikayelerin sonu mutlu bitsin istiyorum .
yırtık kazağının kolları simsiyah olmuş simitçi çocuğun bütün simitlerini ben alayım istiyorum simitten dökülen susamlar gibi saçılmasın kaldırımlara susamlar.
uzak diyarlar çekiyor canım son zamanlarda .
dağ başı sessizliği istiyorum .
Ya da en azından .. neyse iyi geceler