30 Eylül 2017 Cumartesi

HADİ BİRAZ GERÇEKÇİ OLALIM

Bir cumartesi sabahından herkese merhabalar bu yazıyı size yeni uyanmış halde yazıyorum sabah sabah derdim ne inan bende bilmiyorum .

biz bu işe başladıktan sonra Antalyada bir seminer aldık. gerçekten süper bir hoca girmişti dersimize bize - suriyelilerle ilgili , kalmalarıyla ilgili ne düşündüğümüzü sordu . herkes konuşmaya başladı . inanılmaz hakaretler var tabi. savaşsalardı neden geldiler eğlenceye çok düşkünler çok çocuk yapıyorlar onlar geldikten sonra tecavüz olayı arttı falan hunharca devam ediyorlar.
tabi ben sürekli söz hakkı istiyorum hoca son olarak şu arkadaşa söz veriyorum dedi arkamdaki bir erkek hocaya söz verdi . o hoca da - hocam arkadaş en başından beri söz istiyor ben sıramı ona veriyorum dedi . (adını ve kim olduğunu bilmiyorum ama çok teşekkür ederim ) 
 Ve ben ayağı kalktım . 
Ben şanlıurfa ceylanpınar gemde çalışıyorum dedim . bence insanlar biraz empati yapmalı .
Ben ordaki insanların ne şartta yaşadığını biliyorum . Bir kişi yüzünden bütün hepsini aynı kefeye koyamayız . Savaşsın demek bizim için kolay onlar o olayı yaşayıp geldiler . İdlipte kimyasal silaha karşı nasıl savaşacak bunu neden düşünmüyorsunuz . - derin sessizlik
 Tecavüz olayları onlar geldikten sonra arttı . yapmayın lütfen ülkemizde hiç de az değildi zaten bu olaylar. ben mersinliyim ve aylarca diyemedim ben kimseye memleketimi Özgecanım gitttikten sonra . kimdi o insanlık dışı varlık bir suriyeli miydi hayır değildi . her milletin iyisi de var kötüsü de var . ve biri yüzünden hepsini lütfen yargılamayalım dedim . hoca gerçekten farklı bir bakış açısı çok teşekkür ederim dedi.   o olaydan sonra yanıma gelip bakış açım değişti diyenler oldu.

Evet tabiki tamamen savunamam onları eleştirdiğim çok nokta var . ama bunu hepsine yayamam.

 VE DİPNOT : Özgecanım nur içinde yat . Daha okuyacak çok kitabın söyleyecek çok sözün vardı..
HERKESE İYİ HAFTASONLARI , MUTLU BİR YARINA ..



28 Eylül 2017 Perşembe

BİR YÜZÜK

iyi akşamlar savgili okurlar 
o zaman anlatmaya devam edelim bakalım ... ilk günüm anlattığım gibi geçti , daha sonra çok samimi olduk her gün sabah beni nizamiyeden almaya geliyorlar okul bitince ben servise binene kadar bekliyorlar ( bu arada nizamiye benim okulumdan yürüyerek 15-20 dakika sürüyor )  . sabit diye bir öğrencim var dersleri çok parlak diyemem ama gerçekten zeki bir çocuk neyse daha ilk haftalar derse girdim , ders işlendi tenefüs arasında baktım sabit sınıfta kaldı herkes çıktı sabit oğlum hadi tenefüs çık dedim geldi masama bir yüzük bıraktı kaçtı gitti :)  Acayip bişey ya neyse taktım tabii ki yüzüğü hemen çıktım sınıftan öğretmenler odasına doğru , baktım arkadaşlarını toplamış hepsine benim parmağımı gösteriyor , bakın yüzük diye :) :) neyse tabii sabitin motivasyon yüzük takıldıktan sonra acayip arttı . ertesi gün servise yetişeceğim diye yüzüğü takmayı unuttum nasıl olduysa sınıfa girdim başladım ders anlatmaya herkes defterlerini çıkardı ,yazmaya başladı.
 
sabit surat beş karış oturuyor . oğlum defteri çıkar yavrum hadi yok bir tripler ki hiç sormayın aklıma gelmedi ilk baş neden böyle yaptığı neyse zoraki yazdırdım o günki yazıları . soruyorum ne oldu diye cevap vermiyor .. - yok öğretmen bişey yok diyor . ertesi gün yüzüğü taktım tabi Allahım inanılmaz şekilde yüzünde güller açıyor sabitin :)  yani anlayacağınız size göre çok değeri olmayan bişeyin - ki benim için aldığım en özel hediyelerden biridir o yüzük - onların hayatında çok büyük önemi olabiliyor . sonraki günlerde zihinsel sıkıntıları olan bir öğrencim daha yüzük getirdi - her gün bir sürü hediye alıyorum ne kadar hayır desem de  ya dosyamda ya defter kitap arasında buluyorum onların bıraktığı eşyaları- iki yüzüğü de takıyorum tabii ki dönüşümlü olarak . Bizimle çalışan bazı arkadaşlar o çocuklar elini uzatıp merhaba dediğinde elini bile vermiyor ben 6 aydır her gün en az 100 çocukla tokalaşıyorum onlar tek başına servis beklerken benim yanımda en az 15 çocuk oluyor beraber şarkı söylüyoruz tek tük bildiğim Arapça kelimelerle konuşuyorum gülüyoruz .. sevgi canlar kimseden bişey götürmüyor elini yıkayınca o kir temizleniyor . bu dünya sevgiye dönüyor bırakalım dönmeye devam etsin bunca kötülük arasında ..😍😍

27 Eylül 2017 Çarşamba

HADİ BİR GİRİŞ YAPALIM

öncelikle kaç kişinin okuyacağını bilmeden hatta görüleceğinden ile emin olmadığım bir işe başlıyorum. merhaba sevgili okurum ben Aynur yaklaşık 2 yıldır sınıf öğretmenliğinden mezun atanamamış bireyler arasında yer almaktaydım ki hala aynı durumdayım :) mart  ayında başvuru yaptığım suriyelilerin Türk eğitim sistemine entegrasyonunda eğitici olarak şanlıurfanın ceylanpınar ilçesine atamam yapıldı etrafımdakiler sınırda ne işin var otur oturduğun yerde deseler de ben inatçılığımı konuşturdum ve topladım pılımı pırtımı geldim buralara .. çadırkente girdiğim o ilk gün dün gibi .. aslında çok olmadı yaklaşık 6 oldu . inanılmaz kötü bir kokuyla karşılaşıyorsunuz ki bunu tahmin bile edemezsiniz gerçekten çok berbattı. çadırkent gerçekten çok büyük bir yer . 11 mahallesi ,  her mahallede 1 ilkokul var . okula girdim benden önce ücretli çalışan öğretmenler vardı zerre Arapça bilmiyorum ve iletişim kurmak zorundayım afalladım ne desem bilmiyorum neyse sınıf falan anlatmaya çalışıyorum  müdürümüz yeni gelmiş olduğumdan çok zorlamadan anladı beni ve sınıfa ilk adım..- bu arada çadırkente girdiğinizde var olan o koku mahalleye girince 3 katına çıkıyor her tarafım kaşınmaya başladı tabi - sınıfa adımımı attım ki zaten en küçüklükten hayali öğretmen olmak olan bir insan bu mutluluğumu çok rahat anlar . neyse bana bakan minnak siyah gözler arasına baktım ben içimden olmam gereken yerdeyim dedim ki bir çok öğretmen geri gitme becayiş arayışları içine girmişlerdi. evet gerçekten pislerdi ama gözleri yürekleri  o kadar güzel ki o çocukların bunlar bana yeter dedim evet tabi ki bende insanım ve vucut o pisliğe tapki veriyor uçuk atıyor kaşıntılar aşırı fazla oluyor ki ben ilk 10 gün ellerimi kollarımı çamaşır suyuyla yıkadığımı biliyorum çünkü ne kadar yıkasam da sanki temiz olmuyor gibi hissediyordum . ( ASLA TAVSİYE EDİLMEZ) Ben tabi ne yapmam lazım nasıl iletişim kuracağım sürekli ilk günler bunu düşünüyorum . dışarıdaki Suriyeliler halkla iç içe oldukları için çok rahat bir şekilde bu konuyu aşıyor ama çadırkentte olanlar ne yazık ki bu durumdan mahrum . neyse derslere başladım tabi tanışma falan sonra neyi fark ettim biliyor musunuz dil sadece bir araç ama amaç onları anlamak olunca çok da önemi kalmadı hiç lazım değil  diyemem tabii ki ama inanın gözlerime bakarak mimiklerime bakarak dediklerimi anlamaya başladılar ve aramızda bir bağ oluştu inanın anlatılacak cinsten değil bu duygu, ne kadar şükretsem az .sonra tabi ben Arapça öğrenmeye başladım onlar Türkçe öğrenmeye başladılar . giriş için belki biraz uzun oldu ama ben yazmayı gerçekten seviyorum hele de konu o bıcırıklar olunca.. selametle canlar daha neler neler devamı gelecek tabii ki .. ve eğer bunu okuyan okuyacak birileri olursa şayet bir geri bildirim istiyorum tek başına konuşmak gibi olsun istemiyorum da :)