4 Ocak 2020 Cumartesi

İÇİMİN GÜLEN YÜZÜ

bir amca eşine içimin gülen yüzü demişti bir gün yanımda; telefonumun not defteri kısmını açıp yazmıştım büyük harflerle.
İÇİMİN GÜLEN YÜZÜ .
hayatta bazı tevafuklar güzeldir ama bazıları çok can acıtır .
aman be  sen de ne dertlisin diyor bazıları .
kuşlar pike yaparak uçuyorlar sonsuz bir mavilik içinde .
rüzgarda ayakta kalmak zorluyor bu aralar ; dizlerimde ince sızılar var  . hiç bitmeyen bir sonbahar sanki bu.
dökecek yaprağım kalmadı bu aralar .
dallarım kurudu ; zemheri soğukları soluyor köküm.
hiç bişeyden habersiz bir ormancı bir balta vuruyor kurumuşluğuma .
yağmurlar yağıyor ve ; her evden acılı kömür kokuları yükseliyor.
bu aralar fazlaca yalnız kaldım . ama öyle bildiğiniz türden insanlar içinde yalnız kalmak değil .
ben içimde çok yalnız kaldım .
kalbimi bir çınar ağacı altına bıraktım ben bu aralar ..
umudumu göçmen kuşlara teslim ettim bir çocuğun avuçlarına bıraksın diye.
 oysa anlaşılmak bu kadar da zor olmamalıydı bir insanın yüreğine dokunmak zor değildi .
derdimi açtığım bir iki dostum oldu .
ama sadece kendime ağladım . sadece ışıklar kapandığında döküldü bir iki damla yaş yanaklarımdan .
aynalara bakmaz oldum . bambaşka bir insan oldun sen diyorlar .
bu aralar yeni yeni kıyafetler almaya doyamıyorum ; daha güzel gösterecek yüz boyaları alıyorum ., gözlerimin altındaki mor halkalar belli olmasın diye bastırıyorum ellerimle .
bir tren garında gelmeyecek birilerini bekliyorum .
ve bir tren garında var olmayan birini uğurluyorum yüreğimden .
öyle kolay olmuyor uğurlamak .
insanlar yeni yılı kutluyorlar 3-2-1 bağırışlar . umuda doğru geriye sayılıyor rakamlar .
o gemi bir gün gelecek diyor umudu gözlerinde bir adam .
parmak uçlarım acıyor , biraz daha kestiriyorum saçlarımı .
neden gülmüyorsun diyor insanlar . neden ?
cevabını bilmediğim sorular soruyorlar susuyorum .
yeni yeni tabaklar alıyorum yemek yapmadığım evime .
beynimin içi arap baharı .
kalbim beynime kızgın ; beynim kalbime .
bu aralar uykularımı kaybettim sağanak yağışlı bir gece kapayınca gözlerimi bambaşka diyarlara gider oldum .
zamanda yolculuk olsaydı diyorum ; yapar mıydık bazı şeyleri ; düzeltebilir miydik kapatabilir miydik açılan yaraları.
samsunda bir kız çocuğu tutuyor ellerimden umut oluyorum anne oluyorum öğretmen oluyorum .
ihtiyacım oluyor çoğu zaman benim masal ülkeme gelecek birine .
bu aralar anlaşılmak istiyorum hiç olmadığı kadar .
telefonum cevapsız çağrılarla dolu .
sıkıldım insanların yüzündeki maskelerden sadece kendi egolarını tatmin etmelerinden.
ve fedakarlık etmek kendinden yüreğinden .
insan kendinden vermedikçe vermiş olmaz diyor halil cibran .
bir ah'lar ağacının gölgesine bırakıyorum yorgun ellerimi .
eski resimlerime bakıyorum bu aralar yüzümdeki bütün hatları inceliyorum .
balkona çıkıyorum kömür kokulu hayatları soluyorum .
bir müzik sesi ciğerimi delip geçiyor . bir müzik kutusu alıyorum çok sevdiğim bir ablama aynı acıları yaşadığım bir ablama .
atlıkarıncalar dönerken yüreğimiz eziliyor .
bir müzik sesi çok derinlerdeki bir yarayı kanatıyor .
ve bir adam bütün bunlardan habersiz kendini dünyanın en iyi adamı zannediyor .